Dersler

Gözü yükseklerde olanlar için büyük düşündük…

 

OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARINDA İNGİLİZCE EĞİTİMİN ÖNEMİ

Günümüzde İngilizce bilmek, gerek okul gerekse iş kariyerinde kesin bir avantajdır. Bunu herkes bilir, fakat çoğu kişi bu işe çocuk yaşta başlanmasının ne kadar verimli olduğunu bilmez. İngilizce öğrenmenin anaokulu programlarında olması, çocukların sürpriz bir öğrenme kapasitesi göstermesine yol açmaktadır. Bu programların amacı; sadece çocuğun İngiliz diline kolay ve eğlenceli bir şekilde yakınlaşmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda dünyada kendi dilinden başka farklı dillerde de iletişim kurulabileceğini göstermektedir. Bu yolla da öğrendiği yabancı dili kullanabilmek ona büyük bir haz verecektir. 

Unutulmaması gereken bir gerçek de küçük yaşlarda yabancı dil öğrenmenin her bakımdan çok kolay olmasıdır. Örneğin; çocuklarda dil öğrenimi üzerine yapılan araştırmalarda, anadil dışında evde öğrenilen diğer bir dilin de aynı şekilde (ölçüde) öğrenildiği gözlenmiştir. Aynı zamanda küçük yaşlarda öğrenilen bilgilerin büyük yaşlarda öğrenilene oranla daha kalıcı olduğu saptanmıştır. Telaffuz ve kulak dolgunluğu açısından önemi büyüktür.Okul öncesi yabancı dil eğitim programlarındaki amaç çocuğa okulda öğretilen sistematik İngiliz dili eğitiminin tam tersi bir şekilde, oyun oynarken (iletişim kurmanın en basit şekilleriyle) dili kullanmayı öğretmektedir. Çocuk bu yolla farkında olmadan resimlerle, boyamalarla, şarkılarla, çeşitli filmlerle İngilizce’yi en verimli çağında, en güzel şekilde öğrenecektir. 


OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE DRAMA NEDİR?

Drama, birlikte yaratılan, yazılı bir metin olmadan yola çıkılan bir oyundur. Yaratıcı drama, çocukların yaratıcılıklarının geliştirilmesi için dramanın kullanılmasıdır. Yaratıcı drama çocuk eğitiminde sanatsal becerilerinin geliştirilmesinde kendini tanımada uygulanır. Yaratıcı drama etkinliği katılımcılar tarafından ciddiye alınarak, gerçekleşmiş gibi canlandırılır. Yazılı bir metin yoktur, o anda yaratılanlar ilk kez vardırlar ve doğrusu yanlışı da yoktur. Bu nedenle yaratıcı dramada yanlış yapma korkusu olmaz. 

Yaratıcı dramanın temel öğesi hayal gücüdür. Etkinlikler sürecinde çocuk, çevresiyle etkileşim içine girerek hayal gücünü geliştirir, zenginleştirir. Yeni fikirler üreterek farklı görüş acıları ortaya koyabilir.Gruptaki çocuklar belirlenmiş olan bir konunun genel çerçevesi içinde kendi yaratıcılıkları, bilgi ve deneyimleri ile serbestçe davranır, oynar, canlandırdıkları oyundan aldıkları keyfi paylaşırlar.Konusu öğretmen ve çocuklarla belirlenen drama, yine belirlenen amaçlar doğrultusunda ısınma, çalışmalarından sonra tartışılır ve oynanır.

YÜZME

Okul öncesi çocukların yapması gereken en önemli spor yüzme sporudur. Tüm vücut kaslarının gelişimini desteklemesi ve terapi etkisi yanında eğlenceli, serinletici ve dinlendirici bir etkinliktir. Yüzme, spor olarak çok etkili olmasının yanı sıra aynı zamanda doğal bir ilaç da sayılıyor. Bütün uzmanların hemfikir oldukları bir nokta var: su, insan sağlığının korunmasında önemli bir rol oynuyor. İnsanın vücut direncini arttıran yüzme, kasları güçlendirip iskelet yapısını da düzenliyor. Bu nedenle, uzmanlar, insanların yüzerek hayatlarını sigorta altına aldıklarını söylüyorlar. 

Dolaşım ve sindirim sisteminin düzenli çalışmasında yüzmenin olumlu etkisi büyük. Bu nedenle kemik erimesinden, enfarktüse kadar birçok hastalığa karşı en doğal ve en ucuz ilaç yüzme sayılıyor. Batı ülkelerinde çocuklara çok küçük yaşlarda yüzme öğretilmesinin temel sebebi de bu. Ülkemizde yüzme eğitimine genelde 6 yaşından itibaren başlanıyor, fakat çocuklarda 3 yaşında başlayan yüzme eğitimi, iskelet yapısının gelişiminden iştahına kadar, ileriki yaşlarda oluşabilecek kalp-dolaşım sistemi ve solunum yolları bozuklukları, şeker hastalığı, sigara-alkol bağımlılığı ve obezite gibi yaşanabilecek sorunlara karşı da önemli yeri vardır. 

Yüzme sırasında beyine daha çok oksijen gittiği ve tüm kaslar çalıştığı için belirli efor kaybedilir. Yapılan spor çocuğun iştahını arttırır. Yüzme kurslarına katılan çocukların aileleri, çocuklarının eskisine göre daha fazla iştahlarının açıldığını fark ederler. Yüzme sporuyla uğraşan çocukların gribal enfeksiyonlara yakalanma olasılığının çok düşük olduğunu belirten uzmanlar, hastalıklarla mücadelede önemli rol oynayan antikorların sayısının, yüzme sırasında artmasının daha sağlıklı bir beden oluşturduğunu söylüyorlar. Aynı zamanda, yüzmenin disipline dayalı bir spor dalı olması, çocukların, aynı disiplini okul hayatlarında da devam ettirdiklerini göstermiştir.


OKUL ÖNCESİNDE RESİM EĞİTİMİNİN ÇOCUĞUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİNE ETKİSİ

Çocuğun algı, beceri ve yaratıcı gücünün bir göstergesi olarak ortaya çıkan resim etkinliği aynı zamanda duygusal ve sosyal eğitiminin belirleyici bir unsuru olarak da görülü okul öncesinde en sağlıklı sanat etkinlik prosedürü doğal ve ekonomik olandır. Etkinlikler öğrenci görüşlerinin aktif katılımıyla daha da güçlenecektir. Bu durum çocukların artistik (sanatsal) gelişimleriyle yakından ilgilidir. Bir başka deyişle psikolojik gelişim teorisinde öğretmen ve eğitim biri diğerinin ayrılmaz bir bütünüdür (Hardgreaves,1989). 

Öğretmenin denetiminde gerçekleşen sanat etkinlikleri, çocuğun grup içindeki arkadaşları ile sağlıklı iletişim kurabilmesine olanak sağladığı gibi kendisini artistik olarak (dışavurumu) ifade etmesi ve bunu bir çıkış yolu olarak görebilmesi, çocuğa büyük bir coşku ve haz duygusunu yaşatacaktır. Genellikle dört yaşından itibaren öğrenme ve konuşabilme yetisine paralel olarak tanımlanabilecek nitelikte çizimler gerçekleştirebilirler. Ancak kesin olarak bunların ne olduğu konusunda net bir düşünceye sahip olmak oldukça zordur. Çizim sürecinde onlar için en önemli konu, insan figürü çizim deneyimleridir. Çizimlerinde ‘çöp adam’ diye tanımlanan resimler görülür. 

Bu resimlerde büyükçe yuvarlak bir baş, iki iri veya nokta şeklinde gözler, ağzı ifade eden yatay eğri bir çizgi ve kafadan çıkan kol ve bacaklar tipik özelliklerdir. Dolayısıyla insan figürleri kaba formlar şeklinde sembolik olup, vücut oranları gerçek dışıdır. Kendince önemli sayılan konular öncelik taşır, büyükçe orantısız olarak ifade edilir. Ancak bu çizimler sadece insan figürleriyle sınırlı değildir. Yakın çevresinde en çok ilgisini çeken ev, ağaç ve otomobil gibi varlıkları da benzer şekilde betimlemeye çalışırlar. Bunlar kağıt üzerinde gelişi güzel yer alırlar.


OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE BALE VE ÖNEMİ

Bale ve modern dans, müzik, ritm, dekor ve tiyatronun birlikte sergilendiği saflık, güzellik, hafiflik ve zerafetin yer aldığı bir sanat dalıdır. İnsan hayatındaki mutluluk ve huzurun anahtarıdır. İnsanların hayatlarının karmaşıklığı içinde estetik anlayışının ve ayrı bir dünyanın başladığı noktadır. Görsel sanatların en pırıltılısı olan bale, özellikle küçük kız çocukların düşlerini süsleyen büyülü bir dünyadır. Gelişimin temellerini atan, alabildiğine renkli ve zevkli, uzun bir süreçtir. Bale eğitimi ve öğretimi çocukların bedensel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunmaktadır. 

Çocuklar bale yaparken kendi bedenlerini tanımayı, keşfetmeyi, kontrol etmeyi, müzik eşliğinde dillerini, jest ve mimiklerini kullanmayı öğreniyorlar. Çocuğumuzun bedensel ve zihinsel gelişiminin üzerine bir eğitim anlayışını benimsemek mümkün değildir. Her şeyin bir zamanı, her adımın ve her hareketin çocuğun bilimsel gelişimine göre bir sırası vardır. 

Bu nedenle küçücük bedenleri eğitmek ciddi bir sorumluluk işidir. Bale eğitimine erken yaşlarda başlamak gerekir, çünkü uzun, zor, çaba, sabır ve disiplin isteyen bir sanat dalıdır. Bale eğitimine başlayanlar estetik bir vücuda sahip olmakla beraber, dengeli beslenme ve disiplinli öz bakım becerilerini kazanırlar. Psikolojik ve duygusal açıdan daha doyumlu, kendilerine güvenli, benlik saygısı yüksek bireyler olarak yetişirler. Çocuklar bedenleriyle ilgilenirken aynı zamanda klasik müzik dinleyerek beyinlerini rahatlatırlar. Böylece birbirleriyle ve aileleri ile rahat ve doyurucu iletişim kurarlar.


OKUL ÖNCESİNDE MÜZİK VE ORFF EĞİTİMİ

Müzik eğitiminin çocuk gelişimine etkilerinden söz etmek demek, öncelikle “müzik-çocuk gelişimi” ikilisi arasında bir korelasyon olduğu denencesini savunuyor olmak anlamına gelmektedir. Bu denenceyi destekleyen temel sayıltı ise, müziğin insan yaşamında belirli bazı işlevleri olduğudur. 

Müziğin işlevleri, özü bakımından estetik temelli olup, bireysel, toplumsal, kültürel, ekonomik, eğitimsel nitelikler taşır. İşlevlerinin insan yaşamındaki yeri ve önemi nedeniyledir ki, müzik, insanlık tarihinin en eski çağlarından beri, hem çok etkili bir eğitim aracı, hem de çok önemli bir eğitim alanıdır. (Uçan, 1994) 

Müziğin temel eğitimindeki ilk amaç, çocukta müzik sevgisini uyandırmak, hayal dünyasında müzik imgesini geliştirmek, ritim duygusunu ve kulak duyarlılığını kesinleştirmektir. (Pamir) 

Müziği seven çocuk insanı sever, toplumu sever, yaşamı sever, eşsiz bir ruh gücü ve zenginliği kazanır. Eflatun’un da dediği gibi, estetik eğitim, ahlak eğitimini de etkiler. W.Shakespare’nin Venedik Taciri adlı oyununda “Kendinde müzik olmayan, seslerin tatlı ahenginden heyecan duymayan insan, hinlik ve hırsızlık için yaratılmıştır. Onun ruhu geceden daha karanlık, tutkuları cehennemden daha karadır. Böyle bir insana güvenmeyiniz!” diyen sözlerinden de yola çıkarak, insan ruhunun güzelliklerin yüceltebileceğini vurgulamak gerekir. Müzik bir güzellik ve eğitim aracıdır; insanı yumuşatarak geliştirir. 

Sanat, “yeterli ve amacına uygun müzik eğitimi almış bireylerden oluşan, sanat kültürü almış aydınlara sahip” toplumlarda rahat soluk alır ve gelişebilir. Avrupa’da müzik sanatı son yüzyılındaki büyük gelişimini geniş ölçüde okul müzik eğitimi ve öğretimine borçludur. Dans ve müzik insanın bedensel, ruhsal ve zihinsel gücünün elementer biçimde dışa vurumudur.

  • Dil, dans ve müzik çocuğun birbirinden ayırmadığı hareket alanıdır.
  • Başlangıçtan beri şarkıya çalgı eşlik eder.
  • Kulaktan kulağa geçen veya nota yazımı yapılan müziği veya geleneksel dans formlarını uygularken yaratıcılık katılır.
  • Her insan kendini (duygularını) müzik ve hareketle ifade etme potansiyeline sahiptir.

Orff-Schulwerk'in geliştirilmesi için yıllar içinde çeşitli ülkelerde birçok uzmanın yaptığı çalışmalarda bu fikirlerin ve modellerin yalnız erken eğitimde değil, gençlerin ve yetişkinlerin eğitim sürecinde de kullanılabileceği ortaya çıkmıştır. Orff-Schulwerk'in sosyal pedagojide ve terapide kullanımı özellikle önem kazanmıştır.


OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE BEDEN EĞİTİMİ VE ÖNEMİ

Çocuk durmadan hareket eden, tümüyle etkin bir varlıktır. Özellikle yürümeye başladıktan sonra sürekli hareket halindedir. Çocuk, organlarını çalıştırmak, iskelet yapısını kuvvetlendirmek, ciğerlerini geliştirmek için harekete muhtaçtır. Bu hareketlilik çocuğun hem fazla enerjisinin harcanmasını hem de bol bol besin ve oksijen alarak büyümesini sağlar. Görüldüğü gibi çocuğun gelişmesi için vücut organlarını çalıştırması son derece önemlidir.4-5 yaş çocuklarının hareket becerilerini öğrenmeleri daha hızlı ve uyumludur. Bireysel çalışmaların yanında da eşli çalışmalara da yer verilmelidir. 

Oyun ağırlıklı olarak temel beceriler kazandırılabilir ve çeşitli egzersizler yaptırılabilir.5-6 yaş çocukları iki ya da daha fazla hareketi birleştirme becerisine sahip olurlar. Koordinasyon becerileri de diğer yaş gruplarına göre oldukça gelişmiştir. Karmaşık hareket becerilerini yapabilecekleri gibi takım oyunları ve yarışmalar da ilgilerini çekecektir.Çocuğa okul öncesi dönemde verilecek olan sistemli ve programlı bir hareket eğitimi, ona sağlıkla ilgili alışkanlıkları, düzenli olmayı, iradesini kullanmayı ve iş birliği kazandıracaktır. 

Daha sonraki yaşamında spor yapma alışkanlığının temelleri bu eğitimle atılmış olacaktır. Kas kuvveti, dayanıklılık, esneklik ve çeviklik gibi temel beceri unsurları okul öncesi dönemdeki eğitimle gelişecektir.Beden Eğitiminin en önemli hedeflerinden biri de kişiye, yaşam kültürü içinde spora gereksinim duyabilme yönünde jimnastik yapabilme alışkanlığı kazandırabilmektedir. Tesis, malzeme, kültürel çevre, spor eğitimcisi faktörleri içinde spor eğitimi alanlarının(branşlarının) geliştirilmesi, çocuğa yönelik programların oluşturulması ayrı bir inceliktir.